Her hafta sizinle buluşma günüm yaklaştığında büyük bir sevinç kaplıyor yüreğimi…
Merhaba Yürek Dostlarım,
Her hafta sizinle buluşma günüm yaklaştığında büyük bir sevinç kaplıyor yüreğimi…
Bugün yine güzel ve evrensel bir konudan söz edeceğiz; AŞK…
Evet, nedense bize armağan olarak verilen bu duygunun hiç kıymetini bilmeyiz…
Eski romantik aşklar geçmişte kaldı belki, ama sonuçta ortada hala bir aşk ve bunu anlatmak isteyen iki kişi var…
Aşk konusunda sayısız şiir, yazı yazılmış; aşklar, filmlere, oyunlara, romanlara konu olmuştur.
Aşk hakkında beste yapılmış, şarkılar, türküler, ilahiler, kasideler, gazeller okunmuştur…
Aşk, kişiden kişiye farklı hissedilen ve yaşanan bir duygudur…
“AŞKIN GÖZÜ KÖRDÜR” Aşk insanı sarhoş eder ”AŞIK INSAN MAŞUKUNDAN BAŞKASINI GÖRMEZ” şeklindeki sözler, aşık olan insanın yoğun bir duygusallık yaşadığını, dış çevreyle olan irtibatının sınırlandığını vurgular; beyinsel faaliyetlerinin durup tamamen duygusallığın hakim olduğunu anlatır.
Aşk olayı çok çeşitlidir... Edebiyatta en fazla işlenen konu ”insanın insana olan aşkıdır.
Bir de görmeden, bilmeden yaşanan aşklar var ki…
Geçmişte görücü usulü yaşanırmış , hatta görmeden resimlerle, anlatımlarla, ya da mektuplarla...
Aslında çağımızda da teknoloji ortamında bu kez mesaj, mail ve resimlerle aynı şekilde platonik aşklar yaşanmaktadır.
“ Ben seni, içimde biriktirdiğim düşlerimle sevdim,
Sen bende yoktun, ben seni düşlerimin ışığında hep gördüm,
Ben seni, yalnızca sensizliğin gölgesinde sevdim ...
Ben seni görmeden, bilmeden , dokunmadan sevdim…”
İşte burada duygular artık önüne geçilmez bir hal almaktadır...
“Hüzün ki en çok yakışandır âşıklara.
Yandık, yakıldık; ama hüzünden yana asla yakınmadık.
Hüzün taze tutar aşk yarasını.
YARAMDAN DA HOŞUM, YÂRIMDEN DE” dedirtmez mi aşk…
ÇİÇEK VE SU
Günün birinde çiçekle su karşılaşır ve arkadaş olurlar.
İlk önceleri arkadaşlık olarak devam eder ilişkileri.
Tabii ki her zaman lazımdır arkadaşlık birbirini tanımak için.
Gel zaman git zaman, çiçek o kadar mutlu olur ki suyun yanında,
İçi içine sığmaz olur artik ve anlar ki suya aşık olmuştur.
İlk kez aşık olan çiçek etrafa kokular saçmaya başlar `Sırf senin hatırın için ey su,` diye.
Öyle bir zaman gelir ki, artık su da içinde çiçeğe karşı bir şeyler hissetmeye başlar.
Çiçeğe aşık olduğunu fark eder. Ama su da ilk defa aşık oluyordur.
Günler ve aylar birbirini kovalar ve çiçek `Acaba su beni sevmiyor mu?` diye düşünmeye başlar.
Çünkü su pek ilgilenmemektedir çiçekle... Halbuki çiçek alışkın değildir böyle bir sevgiye.
Ve dayanamaz bir gün, çiçek suya `Seni seviyorum.` der. Su `Ben de
seni seviyorum.` diye cevaplar.
Aradan zaman geçer ve çiçek yine suya `Seni seviyorum.` der. Su `Ben de.` der. Çiçek sabırlıdır.
Bekler, bekler, bekler... Artık öyle bir duruma gelir ki, çiçek koku saçamaz olur artık etrafa.
Ve son kez suya `Seni seviyorum.` der. Su da `Sana söyledim ya, ben
de seni seviyorum.` der.
Ve gün gelir çiçek yataklara düşer. Hastalanmıştır çiçek artık. Rengi solmuş, çehresi sararmıştır çiçeğin.
Yataklardadır artik çiçek, su da başında bekler öylece çiçeğin yardımcı olmak için.
Ama bellidir ki artık çiçek ölecektir ve son kez zorlukla başını döndürerek çiçek, suya der ki:
`Seni ben gerçekten seviyorum.’ Çok hüzünlenir su bu durum karşısında ve son çare olarak bir doktor çağırır.
Doktor gelir ve muayene eder çiçeği. Muayeneden sonra şöyle der doktor:
`Hastanın durumu ümitsiz, artık elimizden bir şey gelmez.`
Su merak eder sevgilisinin ölümüne sebep olan hastalık nedir diye ve sorar doktora: `Hastalığı nedir?’
Doktor şöyle bir bakar suya ve der ki `Çiçeğin bir hastalığı yok dostum, bu çiçek sadece susuz kalmış, ölümü onun için.` der.
Ve anlar ki su artık, sevgiliye sadece `Seni seviyorum.` yetmemektedir…
DOYULASI SEVGİLER TADINDA BİR YAŞAM DİLİYORUM…
20 Şubat 2012 / Nazlı Arman yazısı linki : http://semtonline.com/anasayfa/yazarlarimiz/nazli-arman/item/130-%C3%A7i%C3%A7ek-ve-su.html